30 Haziran 2016 Perşembe

Elbiseler Biçtik















Belki de hepsi, bay hiç kimse için biçilmiş kıyafetlerdi. Ve hiç hissedilmemiş hislerdi belki de. Yılları devirdiğini sandığın, gittiğinde ardında eser bırakmayan duygular, nasıl bu kadar gerçek olabilirdi.
Bir takım hormonlar eşliğinde kanına karışıp bedeninde dolaşan duygular, birçoğu sadece hayalinde, başkalarınca resmedilmiş düşüncelerin eseridir. Tüm bu kargaşa içinde sadece yarattığın anlardır yaşamı anlamlı kılan. Ve başka organizmalara faydan kadar anlam kazanırsın aslında.
Peki bu hayatında gelip te en önemli yerlere oturmayı başaran bay hiçler, nasıl becerirlerdi bir hiçken herkes olmayı.
Bunda bizlerin düşündüğümüz ve hissettiğimiz herkesin aslında önemli olması gerekliliği fikri yatardı en başta. Sonra başlardık bu sönük lastiği şişirmeye. Şiştikçe önem aşılardık, şiştikçe kendi yarattığımız şekillere aşık olurduk, ta ki olduğundan çok farklı birileri bizden aldığı tonlarca ilgi ile sıkıldığını söyleyinceye dek.


Ve o bizi kendimize getiren, gördüğü değerden az olduğuna inanan şahsın, kendine has cümleleridir. O cümleler ki, biçtiğimiz elbisenin ne denli bol olduğunu gözler önüne serecek perdeleri aralar. Aralanan perdelerdir, gerçek sandığımız gölge oyunlarını yok eden. O oyunlardır,  hak etmeyenlere verdiğimiz emek. Emeklerdir, bizi kendi gözlerimizde değerli kılan. Biz kendimizi değerli kılmak için sevdik, hak edip etmediğine bakmadan. Herkese eşit değer biçip severdik, biçtiğimiz değerlerce giydirirdik. Herbirimizin sevgisi kendi içindi aslında, hayatlarımızdaki boşlukları aslında hiç var olmamış duygularla tamamlarken, o elbiseleri kendi çıplaklıklarımızı kapatmak için biçtik...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder