Sokakta oynadığımız bir oyun vardı; Ebe Tura Bir İki Üç. Ebe
duvara ellerini koyar, arkasındaki çocuklar oldukları şekilden başka bir şekile
geçmeye çalışırken bu kelimeleri söylerdi. Sanki kelimeler sihirliydi. Ebe Tura
Bir İki Üç dedin mi, arkana döndüğünde herkes duruşunu değiştirmeliydi.
İşte hayat böyle bu günlerde, akşam yatıp sabah kalkana dek
her şey değişebiliyor. İsteyerek ya da istemeyerek. İyi ya da kötü yönde. Hatta
kırk yıldan fazla bir süredir aynı kalan şeyler bile değişebiliyor. Hatta bir
sabah uyandığınızda siz siz bile olmayabiliyorsunuz. Minicik bir pıhtı mesela,
ne var ne yoksa götürebiliyor sizden. Bambaşka bir dünyanın içinde
kaybolabiliyorsunuz. Yine bambaşka bir dünyadan seslenip sesinizi duyurmaya
çalışsanız da, dışarıdakiler sizi anlayamıyor. Ve dışarıdakilerin dilinde; ‘’Şükür,
ne yapalım’’ diyebiliyorsunuz. Bu halimize şükür hadi bakalım şimdi ne
yapabiliriz anlamında değil elbet. Bu ne yapalım, yapabileceğimiz hiçbir şey
yok, kabullenelim daha beter olabilirdi manasında.
Biraz durun. Lütfen şimdi biraz durun. Her ne yapıyorsanız.
Durun ve bakın hayatlarınıza. Düşünün ki dalgalansın aktığınız deniz. Ezbere
yaptığınız şeylere bir ara verin. Dünyanın gidişatına, hayatınızın gidişatına
dur deyin. Şu anı bir hissedin. Sağlıkla aldığınız her bir nefes öyle değerli
ki, ziyan etmeyin. Çünkü bir sabah aynı dünyaya uyanamayabilirsiniz. Hatta hiç
uyanamayabilirsiniz.
Ebe Tura Bir İki Üç, ebe sihirli kelimeleri söylediğinde
değişiminiz istediğiniz yönde olsun. Bunun için kadere yardım edin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder