Kim bilir kaçınız alıp başını uzun
yollara çıkmak ister? Minicik bir bavul alıp eline, kimseleri tanımadığı, tek
arkadaşı nefesi olacak sessiz bir arayışa gitmek. İşte bende kırklı yaşlara
kadar ne zaman bunalsam alıp bavulumu uzaklara gittim. Yeni manzaralar aradım,
yeni insanlar tanıdım. Kimi insanda kendimi buldum, kimi insanda kendimi
kaybettim. Döndüm dolaştım kendime vardım. İnsan ne kadar dolaşırsa kendine o
kadar yaklaşıyor sanki.
Şimdilerde aklımda bir fikir, kendime
yolculuk yapıyorum. Kendime yolculuk yaparken, yolculuklarını hep güzele yapmış
insanları okuyup kendime rehber ediniyorum. Öyle tecrübesiz, öyle
başlangıçtaymışım ki senelerimden utanıyorum. Sonra bu zamanda utanmayı
bildiğim için seviniyorum. Ruhum ve nefsim arasında savaş başlatıyorum. Öyle
bir savaş ki gerçek mutluluğu yakalamak umudum. Sahip olduğum hiçbir eşya,
hiçbir kimse olmamalı benim mutluluğum. Ne zaman nefsime uysam ruhum acı
çekmiş, gözüm şimdi açıldı, anca görüyorum.
İnsan affettikçe hafiflermiş ya, önce
kendimi affediyorum. Hatalarım dizlerimde bir çocuk yarası, kapatıyorum. Ne ben
dünkü benim, ne sevdiklerim ne de sevmediklerim. Öyleyse neden hepimize yeni
bir şans vermeyelim. Bu yazıyı kim okur kim okumaz bilemem. Kırdığım tüm
gönüllerden özür dilerim. Bırakın yollarımız ayrıldıysa öyle kalsın, biz her
yere birbirimizi yüreğimizde götürelim.