6 Ağustos 2017 Pazar

İşsizliğin Dayanılmaz Cazibesi



En son çalıştığım yerde tam bir hayal kırıklığına uğramış, umutla şehir değiştirmeyi bile göze aldığım işime 2,5 ay süren kısa bir sürede istifa ederek veda etmiştim. Antalya'dan kalkıp doğduğum ve yaşadığım şehre İstanbul'a dönmüştüm. Bugün ailemin yanına döneli tam bir ay olacak. Su gibi akıp giden bir ay. Yaz olduğundan iş arayışım yavaş devam ediyor. Uzun zamandır hiç böyle boş zamanım olmamıştı açıkcası. Garip ama ilk defa yazlık bir mekan gibi görünüyor gözüme bu şehir. Hiç gezmediğim kadar geziyorum sonsuz gibi gözüken sokaklarını. Mekanların fotoğraflarını çekip anlarımı dondurmaya çalışıyorum. Nereye gidiyorsam oraya özel tadlar tadıyor, ne geçmişi ne geleceği umursamıyorum. Şehir de bana uyuyor sanki, beni anca kırk beşinde anlamaya başladın insanoğlu der gibi kucaklıyor beni. Bir kriz daha fırsata döndü sanki, bulunduğum durumla ilgili elimden bir şey gelmese de, işsizliğin avantajlarından yararlanıyorum. Aileme, mutfağa, yeni kitaplara daha çok zaman ayırıyorum, Meşguliyetlerden arayamadığın akrabalarımı ziyaret ediyorum. Az da olsa birebir eğitim veriyor, koçluk yapıyorum. Yıllardır ev, iş derken geçen zamanda yapmayı özlediğim şeyleri ikinci bir kez düşünmeden yapıyorum. İçim sessiz ve kabullenici. Kimseyi suçlamıyor, nefret etmiyor hatta düşünmüyorum. Bugün 06 Ağustos, günlerden Pazar. Kazanmanın ya da kaybetmenin çok da anlamı yok, hep dediğim gibi her şey geçici. Son maceramda netleştiğim şeyler şöyle; işsiz kalmaktan korktuğun için kendine sırtını dönüp yanlışlıkları görmezden gelme, hiçbir şey ailenden, sağlığından daha önemli değil. Bir iş gider diğeri gelir ama kaybettiğin değerlerinin hesabını veremezsin. Hiç bir koltuk insanlıktan daha önemli değildir. Geleceğin yere kendi yetkinliklerinle gel, kimsenin adamı olma. Başka mekanlara kaçarak kafandakilerden kurtulamazsın ve onlarla yüzleşene dek kaçtıkların başka başka şekillerde karşına çıkacaktır. Olacak kötü şeyleri şimdiden sezebiliyorsan, bunu diğerlerine duyurmak için zaman harcama. Yapman gerekeni yap ve uzaklaş, fark eden eder gerisi kendi bilir. Onların da kendi tecrübelerini yaşamalarına izin ver. Sebat etmeyi bil ama gitmen gereken zamanda da sakın kalma. Karşındaki ne yaparsa yapsın asla çirkefleşme, kendine saygın bitmesin. Başkaları ne derse desin sen gelişmeyi sürdür, çok çalış, fark yarat, söylemeseler bile insanlar senin haklı ve haklıdan yana olduğunu bilsin. Ne yaşarsan yaşa seni gülümseten anları fark et. Yaşadıklarını değil tecrübelerinden öğrendiklerini paylaş. Yaz, paylaş, çoğal ve hep gülümse. Hiçbir şey korktuğun kadar korkutucu değildir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder