Seyahate çıkmadan öncesi hep
heyecan olmuştur benim için. Yollar, hiç rastlanmamış insanlar, bağımsızlığın
anahtarıdır. Bir yerde kavuşurken başka yerde özlemler başlar. Üstelik canlı
cansız her şeyi özlerim ben. Geceleyin güneşi, sabahleyin yıldızları. Akdeniz’de
Ege'yi, Ege'de Marmara'yı.
İşte bugün de böyle bir heyecan
içinde saklanıyorum. Yola çıktım mı ben bambaşka bir ben oluyorum. Sakinleşiyor
içimdeki dolu dizgin duygular. Meraklı bir çocuk gibi gözlemliyorum etrafımdaki
her şeyi. Aynı bir film seyreder gibi, yargılamadan ve kararlar vermeden sadece
izliyorum. Gelip geçiyorlar, ne veriyorlar ne alıyorlar.
Ta ki başka bir noktaya varıncaya
dek, vardın mı bir yere, sevsen de sevmesen de sana verilen rolü oynuyorsun
mecbur. İşte seyahatler bir nefes alımı ister istemez oyunlarda. Seyahatler
yeni bir sen olma şansı sahne arkasında.
Ben gördüm ki hayat oyun içinde
oyun. İşime geldi mi katılıyorum gelmedi mi yok oluyorum. Ve içimdeki çocuk
diyor ki, oyun benim kural benim, uymuyorsa sektirip gidin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder